29 Haziran 2015 Pazartesi

RTE, Suriye Savaş Açacakmış!Deniz gerekeni söylüyor.

YA BAĞIMSIZLIK YA ÖLÜM!


Suriye Savaş Açmak Demek Ülkemizi Orta Doğu Karanlığında Kardeş Halkların Kanına Bulaştırmak Demektir.
Yaşasın Ortadoğu Halklarının Emperyalizme Karşı Ortak Mücadelesi.
Tam Bağımsız Türkiye diyen Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan mahkeme savunmaları Emperyalizmin oyununa gelmememizi ve kendisi de Milli Kurtuluş Savaşı vermiş bir halkın Emperyalizme karşı savaşan kardeş Suriye Halkının yanında olmamız gereğini göstermesi açısından önemlidir.
Deniz Gezmiş savunmasından;
“ Türkiye emperyalizme karşı ilk Kurtuluş Savaşı veren ve onu dize getiren ülkedir. Bütün ezilen uluslara ışık tutan ve Kurtuluş Bayrağını dalgalandıran Türkiye halkı bundan 50 yıl önce görevini yapmıştır…
Türkiye halkı Kurtuluş Savaşında, emperyalizme ve uşaklarına gerekli dersi nasıl verdiyse bu defa da onurunu çiğnetmeyecek ve bağımsızlığını elde edecektir” diyor ve devam ediyor “
Kurtuluş Savaşımız Mustafa Kemal ve arkadaşlarının öncülüğünde gelişen ve bu kadronun çıkışıyla güçlenip başarıya ulaşan bir mücadeledir” dedikten sonra şunları ekliyordu:
“19 Mayıs 1919 saldırgan emperyalistlere ve onların emrinde ki iç düşmana karşı Mustafa Kemal önderliğinde Türk Halkını örgütlemek için Kurtuluş Savaşı’ nın politik anlamda başlangıcıdır.
19 Mayıs 1919 Ulusal Kurtuluş Mücadelesi için Mustafa Kemal ve arkadaşlarının halkın silahlı gücü ve öncüsü olarak harekete geçişidir.” Mustafa Kemal Samsun’ a ayak bastığı zaman hedefini şöyle dile getiriyordu: Türk’ün onuru ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus tutsak olarak yaşamaktansa yok olsun daha iyi.
Öyleyse YA BAĞIMSIZLIK YA ÖLÜM…"
Deniz Gezmiş savunmasında “Bütün Mazlum milletler, zalimleri bir gün mahv-ü perişan edecektir” sözünü aktardıktan sonra Atatürkçü geçinenlere onun sözlerinin okunmasının gereğini belirtir. (S.57-58)
Gerici güçlerin ve siyasi iktidarın yanında Amerika dahil bütün emperyalist güçlerin Mustafa Kemal Türkiye’ sinde Kurtuluş Savaşımızın ordusuna karşı olduklarını vurgulayan Deniz Gezmiş NATO’ ya da tam karşı bir duruşla “Onlar (emperyalistler) Mustafa Kemal Türkiye’ sinde ve Kurtuluş Savaşımızın Ordusuna da karşıdırlar. Onlar için en iyi ordu, ortakları olan ve sermayelerini koruyacak olan ordudur.”
Demekle NATO’ nun ordusu konusunda ki tutum ve görüşünü belirtmektedir.
Savunmasının ilerleyen sayfalarında Deniz Gezmiş bugün için de çok tartışılan ve küreselleşmeci, Amerikancı, dönek kalemler tarafından yönetilen Cumhuriyet yıkıcılarının taşeronları, Kemalist Devrimin cepheden düşmanları, iflah olmaya ulus ve ulusalcılık düşmanlığı konusunda şunları söylemektedir: “ Ulusal varlığımızı yok etmek isteyen emperyalizme ve yerli ortaklarına karşı Millici ve Devrimci sınıfların takip etmeleri gereken MİLLİ DEMOKRATİK DEVRİM stratejisi, hareketimizin çizgisidir.
Diğer bir anlamıyla bütün Millici sınıf ve tabakaların ortak devrim anlayışı Milli Kurtuluş savaşının bu savaşı ve onun başında ki Mustafa Kemal’ i yok edeceği, ortadan kaldırıcı bir düzen kuran, Karşı Devrimci – Gerici İttifak’ a karşı yapılmış olan 27 Mayıs İhtilalinin 1961 Anayasının bir devamı ve tamamlayıcısıdır.” görüşüyle çok önemli bir belirleme yapıyor, “…bizler; Türkiye toplumunun tarihin geçmişinde sağlam olan Ulusal ve Devrimci ne varsa onun mirasçısıyız.” diyerek mirasçısı oldukları tarihsel birikimin yerini işaret ediyor. (S.202)
Siyasal bakış açısını ortaya koyan bu ifadelerden sonra işlerinin “En az Atatürk’ ün kumanda ettiği Milli Kurtuluş Savaşı kadar zor ve çetin ama mümkün” olduğunu belirterek devrimci inancını da gösteriyordu. Ayrıca önemli bir vurgu yaparak Amerika’ nın “Silahlı Kuvvetlerden başlayarak bütün kurumları ve fertleri büyük bir titizlikle Amerikanlaştırmaya çalışıyorlar” diyerek daha o zaman tehlikenin kaynağını ve büyüklüğünü belirtiyordu.
Deniz Gezmiş THKO Mahkeme Savunması
Mahir Çayan da savunmasında 20 Eylül 1921 tarihli Aydınlık’ ta Şefik Hüsnü’ nün yazdığı yazıda Marksistlerin Kemalistlerle olan ittifakına gönderme yaparak bu ittifakın doğruluğunu belirtmektedir.
Ve ilave ediyor, “…bugün olduğu gibi I.Kurtuluş Savaşı sıralarında da Milli Kurtuluşcular ile – aynı zamanda Milli Kurtuluşçu olan- Marksistler arasında zıtlık yoktur, tam tersine, aynı hedef doğrultusunda bir güç birliği vardır.” O dönemde ki mücadelenin hedefiyse bugün olduğu gibi “ Tam Bağımsızlıktır”, görüşüyle 1920’ lerin mücadelesiyle 1970’ lerin mücadelesinin ortak paydasını vurgulamaktadır.
Kuvayı Milli için de tam bağımsızlığı hedef alan ve bunun için, Tam Bağımsız Türkiye kurulana kadar savaşan, öngördüğü rejimin milli, laik cumhuriyet olduğunu belirten Mahir Çayan, bu tanımının devrimci Mustafa Kemal’ e ait olduğunu, kimi reformistlerin farklı düşündüğünü belirtmektedir. “Gazi Mustafa Kemal’ in önderliğinde I.Kuvayı Milliye’ nin zaferiyle birlikte dünyada mazlum ulusların, emperyalist boyunduruktan kurtulmanın yolunun halk savaşlarıyla olabileceği belirterek, Kurtuluş Savaşının’ da bütün bir ulusa ve halka [Ya İstiklal, Ya Ölüm] şiarını benimseterek istiklali tam Türkiye bayrağı altında ulus örgütlendirilerek, bir Halk Savaşıyla emperyalist boyunduruk kırılmıştır.” diyen Mahir Çayan, kayıtsız koşulsuz olarak Mustafa Kemal’ e ve Kurtuluş Savaşının ilke ve amaçlarını tümüyle benimsediğini ve THKPC Hareketinin de bu yolun izleyicisi olduğunu belirtmektedir. “…tekke,zaviye, v.b. feodalizmin üstyapı kurumlarının kapatılması, laisizmin esas alınması, fosilleşmiş ilişkilere karşı alınan tavrı” olumlu olarak görmektedir.(S.57)
1923 koşullarında iktisadi çözümler konusunda belirtilen tam bağımsızlığın içeriğini iktisadi anlamda da tam bağımsızlık olarak gören M. Çayan bu anlayışın 1971’ de de geçerli olduğunu belirtiyor.
Demokrat Parti’nin iktidara gelmesini “ Türkiye Tarihinde tam bir dönüm noktası” olmakla niteleyen Çayan Demokrat Parti’ nin politik iktidarı ele geçirmesinin anti-Kemalist, karşı devrimin zafere erişmesi olarak belirler ve devam eder: “Kemalistlerin iktidarları döneminde sindirilmiş,pusturulmuş olan feodal ideolojiler, bir anda hızla gelişmiş, görülmedik bir yayılma alanına sahip olduğunu” belirtirken bu günler için ne derdi acaba? Anti-Kemalist karşı devrimin kökleştiği dönem olarak görülen DP iktidarı, bünyesindeki devrimci- milliyetçilerin büyük çoğunluğunu barındıran Türk Ordusu’ nu Kemalist, ilerici niteliğine de yine bu iktidar sürecinde müdahalelerde bulunulduğunu örnekleriyle ortay koyar.
Mahir Çayan, Ordu ve Bürokrasi içindeki devrimci-milliyetçilerin DP’ nin anti-Kemalist karşı devrimine kırmızı ışık yaktıklarını ve 27 Mayın 1960’ da hakim ittifakın partisi DP’ nin alaşağı edildiğini belirterek 27 Mayıs Devrimi konusunda ki görüş ve anlayışını da ortaya koydu: “Türkiye devrimler tarihinde oldukça önemli ve şerefli bir yere sahip olan 27 Mayıs Devrimi, yerli hakim sınıflara karşın, ordu ve bürokrasi içindeki aydınların, ilerici, milliyetçi bir hareketidir.”
,
II.Milli Kurtuluşcu (II.Kuvayı Milliye) akımının tam bağımsızlığı savunmasında ittifaklar olarak sosyalistlerle asker sivil aydın zümrenin sol kanadını oluşturan Kemalistler bileşiminin olduğunu belirten Mahir Çayan bu bileşiminin hedefinin Milli Demokratik Devrim olduğunu, 1919 da başlayan Anadolu ihtilalini tamamlamakla” yükümlü olduklarını açıklar. (S.113)
“Milli Kurtuluşcular” kavramını sık sık kullanan ve THKPC’ yi bu şekilde niteleyen Mahir Çayan 1970’ ler dünyasında bir ulusun bağımsız olarak yaşayabileceğini inkar eden vatan-millet kavramlarından yoksun kozmopolit aydınları eleştirir.
Gazi Mustafa Kemal’ in emperyalizme ve kapitalizme karşı savaş açmasına rağmen sosyalist olmamasını iç ve dış dinamiklere bağlayan Mahir Çayan, bu nedenden ötürü hiçbir sosyalist O’nu kınayamaz, yargılayamaz diyor ve ilave ediyor “O’ nun o ortamda anti-emperyalist ve anti-feodal düşünce ve aksiyon içinde olması bile önemli bir şeydir.” “…uluslaşma ve ulus olma aşamasında ki bi ülkede sosyalist bir liderde bundan başkasını yapamaz.” der.
Mustafa Kemal Atatürk için savunmasında şu önemli betimlemeyi yapan Mahir Çayan: “O, dünyada ilk defa zaferle sonuçlanmış bir halk savaşının büyük bir lideri, mazlum ulusların emperyalistleri alt edebileceğini ilk defa gösteren bir ihtilalci olarak cephelerden cephelere vatan müdafası için geçen hayatından dolayı sosyal sistem ve doktrinleri incelemeye zaman bulamadığını” kaydeder.
Mustafa Kemal’ in vatanseverlik ateşinin O’ nu mutlaka sosyalizme de götüreceğini belirten Mahir Çayan bu gibi devrimci önderlerin bağımsızlığı esas alan uluslarının kapitalist olmayan kalkınma yolundan yavaş yavaş sosyalizme götüreceğini açıklamasına ekler.
“Mustafa Kemal sapına kadar ihtilalcidir. O … emperyalizm ve levantenleri tamamiyle tasfiye etmiş, hilafeti teokratik yönetim v.s. gibi feodalizmin üst yapı kurumlarını paramparça ederek Milli ve Laik Türkiye Cumhuriyeti’ ni kurmuştur” diyerek Cumhuriyet ve devrimlerin esas çizgisini ortaya koymuştur.
1950’ de Demokrat Parti’ nin iktidara gelmesi Anadolu İhtilali’ nin sonu, karşı devrimin ise zaferidir diyen Mahir Çayan günümüzün gelişmelerine tanık olsaydı durumu günümüzün Silivri’ de tutuklu devrimcileri ve vatan severleri gibi değerlendireceği herhalde kuşkusuzdur.
Savunmasında Kemalizm konusunda ki eleştirilere yanıt veren Mahir Çayan, Kemalizm’ i bir burjuva ideolojisi olarak görmenin yanlışlığını ortaya koyarken, Kemalizm’ in anti-emperyalist ve anti-feodal bir tavır alış olduğunu belirterek “Kemalizm’ in sağı solu olmaz” diyorve devam ediyor “Kemalizm soldur, Milli Kurtuluşçuluktur, emperyalizme karşı isyan bayrağıdır.
Milli Kurtuluşcu bir tutum yansıtması açısından bizler sapına kadar Atatürkçüyüz. O’ nun Milli Kurtuluşculuk bayrağını, hayatımızda dahil her şeyimizi ortaya koyarak biz dalgalandırıyoruz.” diyerek devam ediyor ve “Sosyalizmi Kemalizm’ in öngördüğü anti-emperyalist ve anti-feodal tavır alışı, bizatihi içinde taşımaktadır. Bir başka deyişle Anti-emperyalist, anti-feodal ve anti-kapitalist bir ideolojidir. Bu nedenle ülkemizde sosyalistler gerçek anlamda Atatürkçü bir tutum içindedirler.
Bu yüzdendir ki emperyalizmin işgali altında olan ülkemizde sosyalist olmadığı halde, Kemalist tutum içinde olanlarla sosyalistler arasında bir zıtlık yoktur. Aksine tam bir kader birliği vardır. Çünkü II.Milli Kurtuluş Savaşımız bu iki gücün ortak ittifakıyla zafere erişecektir” derken günümüzünde ittifak anlayışını ve çözümün bileşenlerinin ne olduğunun çerçevesini çizmektedir.
Mahir Çayan THKP-C Mahkeme Savunması

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İletişim

Ad

E-posta *

Mesaj *